Dijital pazarlamacılar arasında yeni yılın trendlerini konuşmak, yazışmak yaygındır. Bense pek sevmem. Çünkü trend denen şeylerin belli bir düzeni yoktur. Bazen geçmişte kaldı sandığımız bir tanesi geri gelir, kalır, bazen de yeni başlayıp yükselmekte olan biri hızla çeker gider.
Sürekli değişen dijital pazarlama dünyasında uyum sağlamak ve güncel kalmak için bence yapılması gereken tek şey, moda deyimlerle, yeni parlak şeylerle zaman kaybetmek yerine gözümüzün önünde olan biteni görüp anlamaktan ibaret. Hayatımızda Google denen koca bir yapı ve sosyal medya denen bir fenomen var. Bu devlerin internet kullanıcılarına sunduklarını işyeriniz için en iyi şekilde kullanmak, olayı lehimize çevirmek gerek.
Neredeyse tüm internet kullanıcılarının makinalarını açar açmaz başlangıç noktası Google. Ve en önemlisi neredeyse kimse adres çubuğunu kullanmıyor, Google’ı açıyor, abcd.com, neyse, adresi Google’a yazıyor. (Dikkat edin, arama motoru demiyorum, Google diyorum, çünkü gerçekçi bir yazı bu.)
Search Engine Journal sitesinin araştırmasına göre, Amerika’da internet alışverişçilerinin %95’i yolculuğa Google ile başlıyor, bunların da %50’si aramayı cep telefonu veya tabletten yapıyormuş.
Google tabi ki bunun farkında ve geçtiğimiz yıllarda arama sonuç sayfalarında bu alışverişçilere çok daha detaylı bilgi sunmaya başladı. Aynı araştırmaya göre, arama yapanların %34’ü hiçbir linke tıklamıyormuş. Neden mi? Çünkü Google bize gerekli her bilgiyi hemen arama sonuç sayfasına sunuyor.
Uzun lafın kısası Google, artık markanızın ana sayfası sayılır. Çünkü internet kullanıcısı hakkınızdaki ilk izlenimini arama sonuç sayfasından ediniyor!
Google gerçekten de arama sonuç sayfalarında çığır açtı. Sağdaki panelde hiçbir linke tıklamaya gerek kalmadan aradığım lokanta hakkında gerekli her bilgi geliyor.

Google bu işi gerçekten ciddiye alıyor. Hiç bir linke tıklamadan sadece arama sonuç sayfasından artık aradığımız lokantanın haritadaki yeri görüyor, telefon açıp rezervasyon yapabiliyor, sık sorulan soruları okuyup, menüdeki yemeklere bakabiliyoruz. Siteye gitmeye ne gerek var ki?
Bir de unutmayalım: hemen arama sonucu sayfasından kullanıcı eleştirilerini de görüyoruz. Kaç eleştiri ve ortalama kaç yıldız almış...
İşyerinizi aradığınızda Google’da çıkıyor? Sonuçtan memnun musunuz?
Değilseniz, kullanıcının işyerinizi arayınca ne gördüğü hakkında hemen yapmanız gereken şeyler var:
- Bir Google My Business (GMB) profili yaratın: http://business.google.com
- Gerekli bilgileri doldurun (fotoğraflar, çalışma saatleri, adres, telefon...)
- Kullanıcı eleştirilerine daha da çok önem verin, iyi eleştiriler için daha çok çalışın.
Beğenin, beğenmeyin, devir sosyal medya devri. Herkes her şey ve her marka hakkında konuşuyor. Daha önemlisi de tüketici başkalarının marka hakkında yazdığı eleştirilere çok önem veriyor. Madem Google da bunları hemen arama sonuç sayfasında burnumuzun dibine getiriyor, yapılacak tek şey var: Eleştirilerin iyi olmasına çalışmak.
Bright Local’ın yaptığı 2017 online tüketici araştırmasına göre tüketicilerin;
- %97’si yerel işyerleri hakkındaki kullanıcı eleştirilerini okuyor.
- %85’i online eleştirilere arkadaşlarından gelen kişisel öneriler kadar önem veriyor.
- %49’u bir işyerini seçerken en az 4 yıldız almış olmasını gerekli görüyor.
- %92’sinin en az 7 eleştiri okumadan içi rahat etmiyor.
Elbette eleştirilerin yıldızı ve sayısı önemli ama daha da önemli olan bir şey var: Gerçeklik.
2017’de o kadar çok “Fake news” konuşuldu ki, insanların gerçeklik radarı güçlendi. Bright Local’in aynı araştırmasında tüketicilerin %84’ü 2017’de bolca sahte haber okudukları için online eleştirilerin de sahte olduğundan korktuğunu söylemiş.
Tüketiciler sadece gerçek eleştiriler aramıyor, gerçekçi öneri yazılarına da önem veriyor. Geçtiğimiz yıllarda sosyal medya fenomenlerine ürünlerini denettirip yazı yazdırmak, tweet attırmak büyük markalar arasında bir yarış haline gelmişti. Belki, ünlü birine ürünleriniz hakkında post attırmaya para vermek size fazla görünebilir. Ama işyerinizin sadık müşterilerini tanımaya ve iletişim kurmaya zaman ayırabilirsiniz.
Müşterilerinizden gerçek ve içten online eleştiriler almaya çalışın, alabiliyorsanız da en iyisini almaya çalışın.
Gerçek eleştirilere nasıl kavuşursunuz?
İşinizi her zamanki gibi dürüstlük ve titizlikle yönetin. Bunu yaparken de müşterilerinizden sizi sosyal medyada eleştirmelerini isteyin. Hatta ileri gidip, içten ve mümkünse zaman ayırıp detaylı yazmalarını rica edin. Bunu yaparken kesinlikle “olumlu eleştiri” istemeyin. Tek ricanızın içten ve gerçekçi bir yazı olduğunu belirtin. Gelen eleştirileri yanıtlayın, iletişimde kalın. Bir de online itibar yönetimi hakkında ne bulursanız okuyun.
Her şeyin gönlünüzce gittiği, Google’da iyi göründüğünüz ve iyi eleştiriler aldığınız bir 2018 olsun!
Oya Yaşayan - Dijital Pazarlama ve E-Ticaret Uzmanı